HİNDİSTAN CEVİZİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


Çetin ceviz deyimi Hindistan cevizi için söylenmiş olmalı. Beterin beteri de Brezilya cevizi galiba (https://youtu.be/zrw8XDxmNzQ), demir gülle gibi görünen özel ambalajını açmak özel aletler ve nerdeyse tam donanımlı bir endüstriyel süreç istiyor. Ama bence Hindistan cevizi kırma denemeleri kadar eğlenceli görünmüyor.

Tom Hanks’in (Chuck Noland) başrolünü oynadığı Cast Away adlı filmde, kahramanımız bir uçak kazasında ıssız bir adaya düşer ve tatlı su içebileceği tek kaynak olarak Hindistan cevizini keşfeder. Ama bu hiç kolay bir deneyim değildir. Tek sorun üç katmanlı sert kabuğunu kırmak değil; zira suyunu da ziyan etmemesi için sulu meyve kısmını parçalamadan kabuğunu açması gerekiyor. Kaba kuvvetle ceviz kırılıyor, fakat suyu yere saçıldığı için işine yaramıyor. Chuck’ın mücadelesi :) görülmeye değer (https://youtu.be/YdHAJ5Ypw6A).

Bu sahne bana, çocukluğumda, suyunu ziyan etmeden ve etli kısmını da parçalamadan bütün halinde Hindistan cevizi kırma denemelerimi hatırlatıyor. Çocukken denemelerim sonucunda bunun bir yolunu bulmuştum ama bu epeyce bir titizlik ve zaman gerektiriyordu. Neticede, “bu ancak böyle olabilir” (öğrenilmiş çaresizliğin değişik bir versiyonu) diye düşünerek yıllarca hep aynı şekilde yaptım.

Bundan on yıl önce, aklıma birden bunu bir de Youtube camiasına danışma fikri geliverdi. Eh, bu da bir aşama, değil mi? Öğrenilmiş çaresizlikten “bunun daha iyi bir yolu olmalı” anlayışına gelmek az bir ilerleme değil :)

O zaman Youtube’da tek bir spesifik konu için ne kadar çok video olduğuna şaşırmış, ama azmedip bütün bir gece videoların çoğunu da taramıştım. Bu satırları yazarken, Youtube’da çıkan videoları taramanın bile günler süreceğini fark ettim. Google aramasında ise milyonlarca ama milyonlarca sonuç çıkıyor! (Youtube videolarının epeyce bir kısmı “bir ceviz uğruna çekilen çileler” başlığı altında toplanabilir cinsten komik sahnelerle dolu). Sonuçta tam aradığım gibi basit, hızlı ve suyunu ziyan etmeden Hindistan cevizini kırmanın bir yolunu bulmuştum. Şu videonun ilk sahneleri ilham oldu: https://youtu.be/eH9gqtZc35I. Buradan izleyin deyip kaçabilirdim ama vicdanım elvermedi sevgideğer okurlar; tarifi aşağıda veriyorum ki, bu iyiliğimi de unutmayasınız.

Bir adet Hindistan cevizi ve bir orta boy (tercihen ince uzun) bıçak alınır. (Başlamadan önce hatırlatayım ki burada konumuz taze, yani yaş kabuğu üzerinde Hindistan cevizi değil, kuru Hindistan cevizinin sert kabuğunu kırma yöntemi). Bıçağın sivri ucuyla cevizin tepe kısmında bulunan üç çukurdan biri delinir (genelde bunlardan sadece biri delinecek kadar yumuşaktır) ve cevizin suyu bir bardağa temizce boşaltılır veya bir pipetle meşrubat gibi afiyetle içilir.

Sonra, bir küreyi tutar gibi elde tutulan cevizin ekvatoral bölgesi boyunca, bıçağın sırtıyla hafif hafif vurarak dolaşılır. Önce bu hafif darbelerin cevizde hiçbir etkisini göremezsiniz, ama biraz sabırlı olursanız, bir an gelir ki sert kabuk birden çatlar. Kabuğun değişik bölgelerine hafif darbeler indirmeye devam ettiğinizde kabuk birçok yerinden daha çatlar ve sonuçta etli iç kısmını da bütün halinde kabuklarından ayırırsınız.

Afiyet olsun :)

“İyi de bu bahse nereden gelmiştik?” diye düşünecek kadar hala ilgiyle okumaya devam ediyorsanız, işte benim çıkardığım kıssadan hisseler sevgideğer okurlar:

- Bir işi yapmanın her zaman daha iyi bir yolu vardır ve bu neredeyse hiç bitmez; buna ilerleme diyoruz ki işte bu yüzden bir Google araması milyonlarca sonuç veriyor.

- Etkinin şiddetiyle tepkinin şiddeti orantılıdır ve bu yüzden kaba kuvvet çoğunlukla iyi bir yöntem değildir. Bkz. Youtube’da Hindistan cevizini çekiçle kırmaya çalışanların akıbeti :)

- Küçük küçük ama sürekli adımlar daha kolay ve temiz sonuçlar verir; çünkü işler birden, bir noktada açılır ve kolaylaşır.

Kazananlar sabırla yola devam edenlerdir.

Bu arada, önemli-önemsiz, lüzumlu-lüzumsuz demeden internet denizine yazı ve video atanlara şahsen özellikle teşekkür etmek isterim. Neyin ne zaman lazım olacağı bilinmiyor ve bu sürekli bilgi paylaşımı da neticede ilerleme imkanı demek. Ne demiş atalarımız? “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.” :)

Bütün bunlar, önceki yazılarımızda zaman zaman atıf yaptığımız sabit zihin kalıbından (fixed mindset) gelişimci zihin kalıbına (growth mindset) geçişin de bir başka anlatımı. 

Gelişimci zihin kalıbı, kısaca, “öğrenmek/gelişmek emek ve çaba ister” anlayışıdır. Bir başka deyişle, “(ancak) emek ve çaba insanı geliştirir”. Bunun için bir zorlukla karşılaşıldığında, ilk andaki tepkimizi (yılgınlık, karamsarlık) olabildiğince hızlı atlatıp, bunun aşılmaz bir engel değil, hedefe giden yoldaki aşılabilir bir tümseklerden biri olabileceğini görebilmemiz gerekir. Önümüze çıkan engelin yolun sonu mu, yoksa yoldaki tümseklerden biri mi olduğunu ise denemeden ve yolu yürümeden bilemeyiz. İlerlemeyi getiren ve sonuca ulaştıran, işte bu zihin kalıbı.

Sabit zihin kalıbı ise bunun tam tersidir; ilk çıkan engeli yolun sonu olarak görüp (öğrenciyken “ben ... dersi asla yapamayacağım” diye düşündüğünüz oldu mu?) pes etmek.

Her zaman devam edenler mi kazanır?

“Her arayan bulamaz, ama bulanlar arayanlardır!”, değil mi?

Sevgiyle kalın.

Yorumlar

Popüler Yayınlar